29 Şubat 2016 Pazartesi
O (II)
Ölümün karanlıklarıyız biz.
Kötülük baş tacı ve doğal, iyilikse seçimlik ve yüceltilmiş; biz tüm yaşamı kan ve gözyaşıyla yalanlayan, hiç bir şeyi umursamayanlarız.
Ekolojik hayaletler, teknolojik sapmalar ve sanrılarız biz.
Şu kanyonda yürüyenler, ayda yürüyenlerin sayısından az. Şu gölgede oturanlar başka bir canlı tanımıyor, denizin içinde saklananlar karaları bilmiyor....
Son İç Çekiş Köyü'ndeki ıssızlık, kanımı donduruyor, çığlıkların ve iniltilerin sesi göklere ulaşıyor ama odalardan odalara, sınırlardan sınırlara geçilmiyor.
Sıkıntının kinetik enerjisi, oturan boğa, çiçek açan ot ve durmaksızın tüketen deniz yaratıklarıyız biz.
(Öldürmeyeceksin. Zalimlerin zulmü, hayatın ve ölümün amansız baskıları ve yaşanan trajedi, öldürme zorunu anlağımda acımasız bir buyruğa dönüştürürken; ben gülmek gibi acıların ve kederin doruğuna sığınıyordum!..)
Kurak çöllerde yaşayan bir tilki, öldürmeye yazgılı yırtıcılar ve kıtlıkta alabildiğine savunmasız çayır köpekleriyiz biz.
Köstebekler gibi görmüyor, yılanlar gibi duymuyor, kitaplıktaki kediler gibi her şeyi, her ayrıntıyı duyumsuyor ama hiçbir şeyi anlayamıyoruz.
İki ayaklı tek burunlu bir gezegenin hominidi, kayalıklar puması, okyanuslar içinde hortumlu filleriz biz.
Uçurumlarda otluyor, yardan yara atlıyor ve düzlüklerde tehlikelerden uzak yaşamak istiyoruz.
Herkül gibi aslanlarla boğuşuyoruz biz.
Tavşanlardan hızlı ürüyor, deniz atı, su yılanları gibi sevişiyoruz ama ruhlarımız yapayalnız; düşüncelerimiz kara ve körkütük düşlerimizle; mağaralardan mağaralara geçiyoruz.
Biz açız, doyumsuzuz, et ve eş yiyen canlılar, aşkın ve aşkınlığın aşığı, gulyabani, hırçın çocuklarız.
Ölümü özlüyoruz biz...
Yeryüzüne sığmıyor, kozmosun içlerinden sonsuzluğa dek uluyor ama bir adım bile ilerleyemiyoruz.
Kuşlar gibi uçuyoruz, balıklar gibi yüzüyoruz, Hades'e, yeraltına, cehennemlere iniyoruz.
Olimpos'un krallığında; ödümüz kopmuş, utanmış, usanmış birer yaratık ve rüzgârda sürüklenen yapraklar gibi titriyor, azalıp-çoğalarak, acımasızca, vahşice, bir kibir ve görkem içinde üreyerek; tükeniyoruz biz!..
Neyiz biz, nereden geldik ve ne olacağız?..
Biz kimiz!..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder