3 Haziran 2018 Pazar
MANİPRESİF
Ben neredeyim?.. Burası deniz mi, deniz ne ki... Ben uyuyorum değil mi... Hiç uyanmayacak mıyım...
Ama bakın nasıl çizmişler beni, PROSTETİK, siz şimdi sanatçıyı kutluyorsunuz değil mi, bir şey değişmeyecek ama sanat değişecek, ah sizleri tebrik ediyorum ben, hınçla kutluyorum, çok insaflısınız, çok vicdanlısınız, beni hiç bir zaman unutmuyorsunuz, hiç bir şey değişmeyecek biliyorsunuz, ama her yıldönümünde anıyorsunuz, olsun, sanatınız ilerliyor, aşama içindesiniz, bir tırnak boyu ilerliyorsunuz, o tırnakçığınıza uç uç böceği konabilir ama değil mi, uğur böceği...
Savaşlar sürüyor mu, barış geliyor mu, sonsuz mutlan, kaç şiir yazdınız, kaç resim yaptınız, bienal, yen al, nal!..
Sanatçınız sponsor arıyor canla başla, aspirin bayern olsun, green peace, shell company'nin paylarını satın almışlar, ah dedikodular, barış ve şenlik festivali düzenliyoruz, beer, bear, ayı ve biram gırla gidiyor!.. Şölen nerede, monarklarınız izin vermiyor demek, moon-art o ama, çok bilisiz çok kesin yargılar içindesiniz...
Ama barıştan yanasınız, adım atınız, adım adınız, adım gibi biliyorum adınızı, yak bir havai fişek bir gün düzelecek her şey!..
Ben uyuyorum merak etmeyin, bakın beşiğimdeyim, mutluyum ben, siz benim için ağlamayın, üzülmeyin canım, çok daha dokunaklı şarkılarınız var sizin, destanlarınız, kurbanlarınız, kahramanlarınız, hep aynı kapıya çıkan masallarınız, tıpkı -okuduğunuz- gibi, dönüp duruyorsunuz ve mutlusunuz, bende mutluyum, hiç merak etmeyin, bakın gülümsüyorum ve hepimiz her şeyi biliyoruz.
Demek yürüyüşe geçtiniz, demek gökten su yağdı size, ateş, kardeşiniz mi yaptı, demek o ünlü yerde pansuman oldunuz, Salome de var mıydı, ah demek birbirinizle tanıştınız ve herceğinizin melekler iyisi olduğunu anladınız, bir sakinleştirici alınız, akşam ay ışığında tartışmayı sürdürürüz, gülücükler dağıtarak, ama sponsorunuzun yüreğine dokunmayın, anlaşınız, barış anlamaktan geçer, sevgi anlamaktan geçer, her şey anlamaktan geçer, her sav, her aş ve her şey aynen sürmeli...
Seçim düzen sürsün diyedir, rekabet, düzen sürsün diyedir, alış veriş düzen sürsün diyedir. Ben uyuyorum, siz ağıt yakın ve vakvakların düzenlediği gecede, süitler eşliğinde ağlayın, gülücüklerle...
Ne güzel düşünüyorsunuz siz, en güzel doğruları siz söylüyorsunuz, şiddetle karşı çıkıyorsunuz, karşı çıktıklarınızın yürüyen merdivenlerinden iniyorsunuz, thySSen diyorsunuz sık sık kahkahalar atıyorsunuz, ironiler, bloodymaryler, satirler denizi kabartıyor, düşünce sörfü ne güzel ve mutluyum, mutlusunuz, mutluyuz ve ziyarete geliyorsunuz, göz kırpıyorsunuz ve ben anlıyorum...
Beni çok seviyorsunuz, ben uyuyorum, sakin, gülücükler dağıtarak, düşler görerek, denize şarkılar söyleyerek, söyleyeceğim hiç bir şeyin kalmadığını bilerek, yinelemeler denizinde solup giderek, ama sizleri seviyorum ben, lütfen inanın, yalvarıyorum, çabalıyorsunuz biliyorum, bale diyorsunuz, vole diyorsunuz, kelebekler gibi dönüyorsunuz, melekler gibi uçuşuyor, Platonlar açıyorsunuz, ah ne platonik piyanolar çalıyorsunuz, Pluton'da da olacak mıyız, tacirlerden, tüccarlardan, tecimenlerden, simsarlardan, bankerlerden, tröstlerden, bonkörlerden, kartellerden bağış topluyorsunuz, karanlık gecelerinizi aydınlatan neonlar eşliğinde, şiirler yazıyorsunuz ve benim ölümüme sabahlara kadar ağlıyor, göz yaşı döküyor, göğüs kafesinizi kan içinde bırakıyor ve ah biliyorum elem denizlerinde boğulmak üzereyken uyanıyorsunuz...
Hep aynı dünya!..
Telaşla sponsorunuza telefonlar ediyorsunuz, patronlarınıza dil döküyorsunuz, o babanız mıydı yoksa, komşunuz... İçinde sizin kadar ıstıraplı insan yavrularının oturduğu başka bir dünya!..
İşte ölmemişim, uyuyormuşum, düş görüyormuşum, gülücükler dağıtıyormuşum. Üzülmeyin ne olur, mutluyum, mutlusunuz, mutluyuz. Ağlıyorum, ağlıyoruz, ağlıyorsunuz.
Bakın her zaman birlikteyiz, hiç ayrılmıyoruz, baladlar söylüyorsunuz, bienaller, geceler, paneller, arılar, kelebekler, çiçekler...
Yaşıyoruz, yaşıyorsunuz, yaşıyorlar... Ölüm yaşamın bir parçası... Niçin alınmalı, barış, savaş, her şey...
Tekrar çal Sam!..
Şiirler çığırıyor, şarkılar söylüyorsunuz deja vu eşliğinde, karşı koymak bile bir çeşit işbirliğidir, diyoruz, diyorsunuz, diyorlar...
Siz her şeyi biliyorsunuz, siz yas tutuyorsunuz, siz ağıt yakıyorsunuz. Andolsun ki çabalıyorsunuz, günahınız yok, siz doğruyu söylüyorsunuz, ütopyalar gerçek olacak, hepinizi anlıyorum ben, her şeyi biliyorsunuz, her şeyi biliyoruz.
Ve tıpkı benim gibi bir sonbahar günü ölüyorsunuz ve aynı topraklara, aynı mezarlara, aynı tabutlara gömülüyorsunuz.
Ve biliyorum o denli vicdan sahibi, o denli düşünceli ve o denli barış seversiniz ki...
Bana eşlik edenlerinizde var.
Ve çünkü biliyor musunuz siz gerçekte bensiniz!..
Ve Kabil'de sizsiniz, Habil'se kardeşiniz.
Ben insanları eğlenmek için yarattım diyen tanrısınız siz.
Dünya evimiz.
Ve her şey manipresif.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder